Lizbon’a bazen yukarıdan bakmak gerekir.
Kalabalığı, kornayı, sokak seslerini değil; sabahın ilk rüzgârını, denizin yansımasını, uzaktaki gemiyi fark edersin.
Bir çatının kenarında otururken şehir küçük görünür, ama hissettirdikleri devleşir.
İnsan kendini hem özgür, hem çok eski bir hikâyenin içinde gibi hisseder burada.
Martılar henüz konuşmaya başlamamış.
Kahvem soğumadan önce, birkaç dakika daha bu çatının köşesinde kalayım.
Belki Lizbon bana yine bir sır fısıldar.
Yorumlar
Yorum Gönder